Öfke Kontrolü

Öfke Kontrolü
  • 06-10-2018

ÖFKE DUYGUSUNU KONTROL EDEBİLMEK

Öfkemizi kontrol etmek istiyorsak öncelikle onu tanımamız, nasıl işlediğini anlamamız gerekir. Ardından öfkeyi kontrol etmeyle ilgili tüm pratikleri daha iyi öğrenebilir ve uygulayabiliriz.

Öfke; evrensel ve herkeste olan bir duygudur. Aynı zamanda durup dururken ortaya çıkmaz; ortaya çıkmasını etkileyecek unsurlar vardır. Bu unsurlar kişiye, ortama, zamana gore değişiklik gösterebilir, ancak temelde öfkeyi ateşleyen aslında  bizzat kendimizizdir.
Bununla birlikte öfke duygusunu tamamen ortadan kaldırmak, silmek, geri iade etmek mümkün değildir. Ama iyi haber; onu yönetmek ve daha iyi hissetmek mümkündür.

Yapılan çalışmalar,  insanların çoğunlukla karşılarına engeller çıkması, herhangi bir tehdit veya saldırıyla karşılaşması sonucu öfke duygusu yaşadıklarını göstermiştir. Ama temelde baktığımızda öfke duygusunun ortaya çıkarıcısı yine kendimizizdir.

Öfke duygusunu bastırabiliriz, içimizde yaşayabiliriz, tamamen dışa vurabiliriz ya da  akışına bırakabiliriz. Ama her şekilde duygu, düşünce, davranış ve fizyolojik boyutta benzer şeyler yaşarız. Ayrıntılı ele alacak olursak:

–Düşünce boyutu; öfke uyandıran durum karşısındaki kişinin bakış açısı olarak değerlendirilir. Haksızlığa uğradığına inanmak, engellendiğini düşünmek vs. şeklinde düşünceler oluşur.

–Davranış boyutu; öfke uyandıran durum karşısında ortaya çıkan hareketler olarak değerlendirilir. Bağırmak, saldırmak, ağlamak vs. şeklinde davranışlar sergilenir.

–Fizyolojik boyutu; öfke uyandıran durumla birlikte yaşanan fizyolojik belirtiler  olarak değerlendirlir. Kalp atışlarının hızlanması, kızarma, ateş basması vs. şeklinde fizyolojik tepkiler oluşur.

Duygu – Öfke uyandıran durum karşısında sadece öfke duygusu hissedilmez. Bununla birlikte ya da sonrasında üzüntü, kızgınlık, isteksizlik, hayalkırıklığı vs. şeklinde duygular hissedilir.
 

ÖFKE KONTROL YÖNTEMLER?

1-DÜŞÜNCE ŞEKLİNİZİ DEĞİŞTİRİN

Düşünce şeklinizi fark edin ve gerçekçi düşünceler geliştirin. Bunu yaparken “abartıyor muyum? çarpıtılmış bir düşünce mi? beni asıl öfkelendiren ne?” şeklinde sorular sorarak kendinizi değerlendirin.

Örneğin; “Eyvah! her şey berbat oldu?” yerine  “bu dünyanın sonu değil, moral bozarak vakit harcamaktansa düzeltmenin bir yolunu bulalım.”

“Asla başaramam” yerine “bunu bilmek için önce denemek lazım, çabaladıktan sonra olup olmayacağına bakayım”  şeklinde ifadelerimizi değerlendirebiliriz.

Daha sakin bir şekilde düşününce yeni fikirler ve çözümler bulabilirsiniz. Sürekli öfkeli bir ruh hali içinde olmak sorunu çözmekten ziyade daha kötü ve içinden çıkılmaz hale getirecektir. Buradan hareketle öfkelendiğiniz olayları tekrar tekrar hatırlamaya çalışmaktansa olumlu anları hatırlamak çözüm bulma isteğinizi arttırır.

2- DOĞRU İLETİŞİMİ KULLANIN

En önemlisi öfkeliyken konuşmayın çünkü bu sorunu çözmekten ziyade arttırabilir.

Bununla birlikte yapmak istemediğiniz bir şey olduğunda bunu karşınızdakine doğru iletişimi kullanarak belirtin. Yani “hayır” demesini bilin. İnanın çevrenizdekiler öfkeli halinize maruz kalmaktansa hayır demenizi tercih ederler.

3- BEKLENTİLERİNİZİ MİNİMUM DÜZEYE İNDİRİN

Beklentilerinizi en aza indirin. Gerçekleİmezlerse büyük hayal kırıklığına uğayıp engellendiğinizi düşünerek öfkelenebilirsiniz.

4- NE İSTEDİĞİNİZE KARAR VERİN

Gerçekten ne yapmak, nerede olmak veya kim olmak istiyorsunuz? Buna karar verin. Kararsızlığınız, ne istediğinizi bilememe durumunuz sizi baskı altına sokar ve gerilmenize dahası öfkelenmenize sebep olur. Karar vermek ne için nasıl hareket etmeniz gerektiğini daha net belirlemenizi sağlar.

5- ESNEK OLUN

Hayata katı bir bakış açısıyla bakmak, her şeyi belli bir kalıpta değerlendirmek bize engellenmişlik duygu eder. Çünkü hayat akıp giderken her seferinde kuralları değiştirir. Bu durumda esnek olmak, duruma zamana göre değerlendirmelerimizi yapmak bizi rahatlatacaktır.

ÖFKELENDİĞİNİZ AN YAPMANIZ GEREKENLER

Öfkelendiğiniz an aklınıza trafik lambasını getirin.

Kırmızı ışık; dur, sarı ışık; hazırlan, yeşil ışık; harekete geç.

Buradaki gibi hemen tepki vermeden kırmızı ışığı aklınıza getirin, durun. Ardından sarı ışığa geçin ve sizin için en rahatlatıcı yöntemi düşünün. Bu yöntemleri şöyle sıralayabiliriz:

  1. 1’den 10’a kadar içinizden sayın.
  2. Nefes alma egzersizi yapın (burundan nefes alın ağızdan nefesinizi verin)
  3. Olmak istediğiniz, sizi sakinleştiren bir yeri zihninizde canlandırın (sahil, deniz veya sizin için anlamı büyük başka bir yer.)
  4. O an için vereceğiniz tüm tepkilerin size zarar verebileceğini, haklıyken haksız konuma düşeceğinizi hatırlayın.
  5. Tüm bunlara rağmen sakinleşemediyseniz o an ortamı değiştirin. Çünkü öfkeliyken sorunları çözemezsiniz, aksine karmaşıklaştırabilirsiniz.

“Adam, telaşlı, öfkeli bir halde eşine bağırıp, çağırıyordu. Babalarının sesini duyan iki çocuk ise yataklarından kalkıp
salona gelmişti. Babalarının öfkesini görünce, korkmuş, sinmiş halde birer koltukta sessizce oturup kalmışlardı. Adam, çocuklara,
eşinin üzüntüsüne aldırmadan söylenip duruyordu:

-Söyledim değil mi, söyledim. Bu gün toplantı olduğunu, açık mavi gömleği ütülemeni söyledim. “Kahverengi gömlekle gidiversen ne olur!”muş. Bugün sunum yapacağım, karamsar bir görüntü mü vereyim, dinleyenlerin içi kararsın, bu da projeye verecekleri oyu etkilesin! Bunu mu istiyorsun?

-Tamam bey, bitti işte.

Adam açık mavi gömleği hışımla aldı;

-Bitti, tabi bitti ama ben geç kaldıktan sonra bitmiş neye yarar.

Eşi çocukların korkmuş yüzlerine baktıktan sonra, yine kocasını
sakinleştirmeye çabaladı;

-Dün bundan da geç çıkmıştın, vakit var, yetişirsin.

-Anlamıyor ki, anlamıyor ki. Bu gün sunumu ben yapacağım. Herkesten önce gitmeliyim ki, gelecek önemli konuklara ‘Hoş geldin’ diyebileyim!

Adam söylenerek, bağırarak çıktı, arabasını çalıştırıp uzaklaştı.

Eşi, direksiyon başında da öfke saçan kocasının halinden endişelendi,

“Bir kaza yapmasa bari…”

Kocası uzaklaşınca, çocuklarının yanına gidip sarıldı, rahatlatmaya çalıştı.

-Madem erkenden kalktınız, hemen size harika bir kahvaltı hazırlayıp getireceğim.

Mutfağa geçti, zihnindeki huzursuzluğu dağıtmak için hemen neşeli müzikler çalan bir radyoyu açtı. Kahvaltılıkları masaya koymaya başladı. Ardından çocuklara seslendi

-Kahvaltı hazır…

Çocuklar kahvaltıya otururken, radyoda müziğin birden kesilmesi dikkatini çekti. Son dakika haberi anonsuyla, radyonun sesini biraz daha açtı.

Radyo’da zincirleme bir kaza haberi vardı. Ayrıntılarla biraz sonra birlikte olacağız demişti spiker ama kazanın yerini söylediği andan itibaren o sandalyesine yığılıp kalmıştı. Spikerin bahsettiği kaza yeri, kocasının her gün işe giderken geçtiği dörtlü kavşaktı.

Eşinin bu kavşaktaki trafikten şikayetçi olduğunu, her sabah yoğun bir trafik olduğunu söyleyişi aklğna geldi. “Geç kaldğm diye acele edip acaba o da…” Aklğna gelen düşünce içini daha da yaktı, hemen ayağa kalktı.

-Çocuklar, kahvaltınızı yapıp salona geçin, oynayın. Benim acil bir yere uğramam gerek, kapıyı da kimseye açmayın tamam mı?

Çocuklar uslu, söz dinler olduğu halde, çok kısa süreli de olsa evde yalnız bırakmak zorunda kalsa tekrar tekrar tembihte bulunurdu.

Sokağa çıkmak için üzerine bir şeyler aldı. O sırada kocasının bu kazada ölmüş olabileceği endişesiyle kabaran yüreğine daha fazla dayanamayıp, ağlamaya başlamıştı. İçindeki acının kocasının ölmüş olma ihtimali kadar, giderken kendisini kırması ve çocuklarının önünde bağırıp çağırmasından da kaynaklandığını anladı. Oysa her zaman böyle öfkeli değildi.

-Eğer ölürse, çocuklarğm babalarını, son gördükleri haliyle mi hatırlayacak? Kalp kıran, öfkeli bir baba olarak mı kalacak akıllarında?

Kapıdan çıkarken, çocuklarına bir kez daha seslenecekti ama artık akan gözyaıları saklanamayacak haldeydi. Hemen kapıyı açıp dışarı çıkmak için hamle yaptı ama karşısında kapıya doğru adım atmakta olan kocası vardı.

Adam, bir an karısının ıslak yanaklarına baktı; “Haberleri mi dinledin?” diye sordu. Karısı, konuşamadan sadece başıyla onaylad?. Adam, önce sarıldı, sonra eşinin yanaklarını sildi.
Karısı zorlukla sordu;

-Hani önemli bir toplantına geç kalmıştın, niye döndün?

-Kaza benim hemen yakınımda oldu. O anda toplantıdan daha önemli bir şeyi unuttuğumu hatırladım. Eğer o kazada ölseydim…

O anda çocuklar da yanlarına gelmiş, babalarının yine öfkeli olabileceğini düşünerek, annelerinin yanında durmuştu. Adam, bütün içten, samimi gülümsemesiyle çocuklarını yanına çağırdı, boyunlarına sarıldı, yanaklarından öptü.

-Ben bugün büyük bir hata yaptım ve evden çıkarken, sizleri ne kadar sevdiğimi söylemeyi unuttum. Böyle önemli bir şey unutulur mu hiç. Ne yapalım, ben de geri döndüm.”

UNUTMAYIN!

Öfke doğal bir duygudur. Önemli olan onu sağlıklı şekilde ifade edebilmektir. Ancak bu konuda sıkıntılar yaşamaya devam ediyorsanız uzmanlardan mutlaka destek alınız.  Unutmayın bu hayat sizin hayatınız ve onu daha iyi hale getirmek sizin elinizde…

Paylaş!